Nikotin Bagimliligi Nedir

Nikotin Bağımlılığı Nedir

Sigara bağımlılığında çevre, genetik, psikolojik etmenler ve alışkanlıkların rolü olmakla birlikte asıl sebebi tütünde bulunan nikotindir. İlk nikotin bağımlılığı terimi 1964’de ABD’de “Surgeon General” raporunda yazılmıştır. ABD Sağlık Bakanlığı 1988’de ‘Nikotin Bağımlılığı’ adlı raporunda sigara bağımlılığının içerisinde bulunan nikotine bağlı olduğu ve bu bağımlılığın eroin, kokain gibi diğer uyuşturucu maddelerle meydana gelen psikolojik ve farmakolojik bağımlılıkla benzer olduğunu kabul etmiştir Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabı, IV. Sürümü’nde madde bağımlılığı kriterleri şu şekilde tanımlanmıştır:
Oniki aylık bir dönemde herhangi zamanda ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ve sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanma örüntüsü:
Tolerans gelişmiş olması,
Entoksikasyon ya da istenen etkiyi, sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda madde kullanma gereksinimi,
Sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak etki azalması.
Yoksunluk,
Söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromunun oluşması,
Yoksunluk semptomlarından kurtulmak veya kaçınmak için aynı maddenin ya da benzerinin alınması.
Maddenin tasarlanıldığından daha uzun süre ya da daha yüksek miktarlarda kullanılması,
Madde kullanımını bırakmaya veya azaltmaya yönelik sürekli bir isteğin veya en az bir başarısız denemenin varlığı,
Maddeyi temin etmek, kullanmak veya etkisinden kurtulmak için fazla zaman harcanması,
Madde kullanımı nedeniyle önemli sosyal, mesleksel veya boş zamanları değerlendirme etkinliklerinin bırakılması veya azaltılması,
Maddenin neden olduğu veya hızlandırdığı, sürekli ya da yineleyici sosyal, psikolojik ya da fiziksel bir sorunun varlığının bilinmesine karşın madde kullanımının sürdürülmesi,
Madde bağımlılığı, yukarıdaki birinci veya ikinci kriterlerden herhangi birini içeren tipte ise fizyolojik bağımlılık gösteren, aksi takdirde fizyolojik bağımlılık göstermeyen olarak sınıflanmaktadır. Tütün alışkanlığının en basit ve ilk gösterilebilen kanıtı çoğu sigara içicisinin sigarayı bırakmayı istemelerine rağmen kolay bir biçimde sigarayı bırakamamalarıdır. Nikotin bağımlılığının belirlenmesinde en sık kullanılan test Fagerstrom tarafından 1978 yılında önerilen ‘Fagerstrom Tolerans Testi’dir (9). Fiziksel bağımlılığı ölçmek amacıyla tasarlanan test sekiz sorudan oluşur. Skorlamasında toplam puan 0-11 arasındadır. 1991 yılında Heatherton ve arkadaşları tarafından iç tutarlığındaki yetersizlik, “Evet-Hayır” şeklinde cevaplanacak sorular içermesi ve bazen toplam skorun aynı kişide farklı zaman diliminde farklı puanlar göstermesi nedeniyle bunun yerine Fagerstrom Nikotin Bağımlılık Testi geliştirilmiştir (10). Bağımlılık şiddetinin belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan Fagerström Nikotin Bağımlılık testinde katılımcılar 6 soruya verdikleri cevaplara dayalı bir puanlama sistemine tabi tutulmaktadırlar; daha yüksek puana sahip olma ile daha çok bağımlılık düzeyi ilişkilendirilmiştir. Toplam puan 0-10 arasıdır.
Sigara içen bütün bireyler nikotin bağımlısı değildir. sigara içmeyle ilgili zararlı etkilerle ya da sosyal baskılarla ilgili durumlarla karşı karşıya kalan bazı insanlar sigarayı bırakabilmekte ve relaps göstermemektedirler. Bunun yanı sıra bırakabilen bazı sigara kullanıcıları da kesilme semptomlarının olmadığını bildirmektedirler. Kronik bir hastalık olarak değerlendirilen sigara bağımlılığının bırakılması için 6-12 ay gibi uzun bir zaman süreci gerekmektedir.

Nikotin Yoksunlugu Nedir

Nikotin Yoksunluğu Nedir

Tolerans gelişmesinden nikotin kullanımına bağlı beyindeki nikotin reseptörlerinde artış olması sorumlu tutulmaktadır. Bu durumu yenebilmek için nikotin alım dozu artarak devam edecektir. Tolerans geliştikten sonra, yoksunluk semptomları; irritabilite, deprese duygudurum, huzursuzluk, anksiyete, arkadaşlarıyla ve ailesiyle ortaya çıkan geçimsizlikler, konsantrasyon güçlüğü, artmış açlık ve yeme davranışı, uykusuzluk ve tütün aşerme gibi bulgular nikotin alımı bırakıldığında ortaya çıkacaktır. Bunun için DSM-IV’te nikotin yoksunluk kriterleri tanımlanmıştır. Bunlar;
En az birkaç hafta süre ile nikotin kullanılması,
Nikotin kullanımının birden bırakılmasının ya da kullanılan nikotin miktarının azaltılmasının ardından 24 saat içinde aşağıdaki bulgulardan dördünün (ya da daha fazlasının) ortaya çıkması:
Disforik ya da depresif duygu durum
İnsomni

İrritabilite, sinirlenme ya da öfkelenme
Anksiyete
Düşüncelerin yoğunlaştırılamaması

Huzursuzluk
Kalp hızında azalma
Artması ya da kilo alma
B tanı ölçütündeki belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
Bu belirtiler genel tıbbi duruma bağlı değildir ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
Yoksunluk bulguları nikotin alımını bırakmayı izleyen 1-3. günlerde en şiddetli düzeye ulaşır, 3-4. haftalarda biter. Ancak sigara içicilerinin %40’ında 4 haftadan daha uzun sürebildiği bildirilmiştir. Sigara içmek için istek duyma ve kilo alımı gibi yakınmalar 6 ay veya daha uzun süre devam edebilmektir.
Sigara Bırakmanın Klinik Değerlendirilmesi
Psikolojik ve fiziksel bağımlılık tütün kullanımında birlikte bulunduğundan bırakma sürecinde esas olan davranış değişikliğine gidilmesidir. Medikal destek bırakma döneminde çekilme belirtileri için verilmelidir. Hastalara sigara içme davranışını sorduğunuzda sigara bırakma konusunda farklı düşünceler ile karşılaşabilirsiniz. İlk kez, Prochaska ve arkadaşlarının tanımladığı ‘Transtheoretical’ model bu amaçla kullanılmaktadır (15). Hastalar;
Bırakmanın düşünülmediği,
Bırakmanın düşünüldüğü,
Bırakma hazırlığının yapıldığı,
Bırakmanın denendiği,
Bırakmanın sürdürüldüğü olmak üzere 5 farklı evrede bulunabilir.
Hastanın evresine göre klinik değerlendirmesi yapılarak tedavisi düzenlenebilir.

Nikotin Bagimliligi ve Farmakoterapi Tedavisi

Nikotin Bağımlılığı ve Farmakoterapi Tedavisi

Nikotin bağımlılarına davranışçı tedaviye ilave, sağlık görevlilerinin verdiği tedavi içi destek biçiminde ve aileden, arkadaşlardan, toplumun diğer üyelerinden gelen motivasyon desteği de bırakma konusunda yardımcı olacaktır. Sigara bırakılması konusunda kişileri motive etmek amacıyla bilgisayar vasıtasıyla gönderilen mektupların etkili bir uygulama olduğu gösterilmiştir. Bazı veriler egzersizin sigara bırakmaya yardımcı olduğunu belirtmektedir. Sigaranın bırakılmasında kullanılan akupunktur ve hipnozun etkinliği tartışmalıdır.
Farmakoterapi nedir
Tütün alışkanlığında nikotinin farmakolojik etkileri önemli bir rol üstlenmektedirler. Dolayısıyla tütün bağımlılığında farmakoterapi oldukça gereklidir. Sigaranın bırakılmasına yardımcı olacak bir farmakolojik tedavinin ise, hem nikotinin pozitif pekiştireç etkisini bloke etmesi hem de çekilme belirtilerinden koruması ya da bu belirtileri azaltması gerekir. Nikotin içeren tedavi ve nikotin içermeyen tedavi olmak üzere iki grup farmakolojik tedavi yöntemi vardır.
Nikotin yerine koyma tedavisi: Sigara bırakmayı takip eden dönemde ortaya çıkan yoksunluk bulgularını engellemek için kullanılan sigara bırakma yöntemlerinden biri nikotin replasman tedavisidir. Nikotin replasman tedavisi (NRT); yüksek veya orta düzeyde nikotin bağımlılığı bulunan, günde 10 taneden fazla sigara içen veya hafif düzeyde bağımlı olmasına rağmen diğer yöntemlerden fayda görmeyenlere uygulanır. Tedavide kullanılan nikotin formları; sakız, transdermal bant, nazal sprey, oral inhaler formlardır. En fazla sakız ve bant kullanılmaktadır. Başlangıçta herhangi bir NRT formu kullanılabilir. Yoksunluk bulguları kontrol altına alınamadığında özellikle sakız ve banttan oluşan kombine tedavi önerilebilir. Nikotin Replasman Tedavisi’nin istenmeyen etkileri lokal reaksiyonlar, özellikle deri bantlarıyla deride iritasyon, spreyle burun mukozasında irritasyondur. Bu reaksiyonlar genellikle tedavinin kesilmesini gerektirmez.
Bupropion: Bupropion nontrisiklik, aminoketon bir antidepressif ajan olmakla birlikte sigaranın bırakılma oranını plaseboya göre yükseltmekte ve nikotin replasman tedavileri ile birlikte kullanılmaktadır. Noradrenerjik ve dopaminerjik aktiviteye sahiptir. Norepinefrin ve dopaminin sinaptik geri alınımının zayıf bir inhibitörüdür. Dolayısıyla, bupropion beyin dopamin ve norepinefrin düzeylerini arttırmakta ve de bu nörotransmiterler üzerine nikotinin etkilerini uyarmaktadır. Nikotin yoksunluk belirtilerinin azalmasına neden olur. Depresyon anamnezi olan ve olmayan olgularda eşit etkili olması, bu etkisinin antidepresan özelliğinden kaynaklanmadığını desteklemektedir. Hasta daha önce NRT kullanıp başarısız olmuş ise NRT dışı bir tedavi isterse veya NRT’yi tolere edememiş ise tek başına bupropion kullanılabilir. Klavuzda, birinci basamak tedavi olarak da önerilen ilacın nikotin yerine koyma tedavisi ile kullanıldığında başarı oranı artmaktadır (28). Endişe, ağız kuruluğu, baş ağrısı, uykusuzluk ve döküntü gibi hafif yan etkileri yanında hipertansiyon, ciddi uykusuzluk, anaflaksiye kadar varan allerjik reaksiyonlar, epileptik atak gibi ciddi yan etkileri de vardır. Yeme bozukluğu, monoaminoksidaz kullanımı ve epilepsi gibi birçok kontrendikasyonları vardır.
Vareniklin: Vareniklin, sigarayı bırakmada bazı yararlarının olduğu ancak genel olarak düşük bir oral biyoyararlanıma ve düşük beyin penetrasyonuna sahip olduğu bildirilmiş bir bitki alkaloidi olan cytisine türevidir. Sıçanların nükleus akümbens bölgelerinin mikrodiyalizi ile dopamin salınımının ölçüldüğü çalışmalarda gösterildiği üzere vareniklin bir parsiyel a4p2 reseptör agonistidir. Tam bir agonist olan nikotin oldukça yeterli düzeylerde dopamin salınımını sağlamaktadır. Vareniklin ise, nikotinin sağladığından daha düşük bir yanıt oluşturmakta (%30 ila %60 arası), ancak aynı zamanda da sistem içerisine eklenen herhangi bir nikotinin etkilerini de bloke etmektedir. Dolayısıyla, vareniklin a4p2 nikotinik asetilkolin reseptörlerinin ortalama bir dopamin salınması açısından uyarılmalarını sağlamakta, böylece çekilme belirtilerini azaltmakta ve aynı zamanda da relaps halinde sigara içmeden elde edilen pekiştirici etkileri de bloke etmektedir (29). Hasta sigarayı içerken ilacı ilk 3 günde bir kez 0,5 mg, 4. günden 7.güne kadar günde iki kez 0,5 mg, 8. günden itibaren günde iki kez 1 mg olarak almaya başlar ve tedavinin 7-14. günleri arasında bir gün sigara bırakılır. İlaç 2-3 ay süre kullanılır. Yan etkilerine bakıldığında en sık karşılaşılan sorun kusma olup, bunu anormal rüyalar ve insomnia, baş ağrısı, kabızlık, ağız kuruluğu, kusma gibi şikayetler izlemektedir.

Nikotin Bagimliliginin Tedavisi

Nikotin Bağımlılığının Tedavisi

Nikotin bağımlılığı, tedavisi tekrarlayan girişimler ve denemeler gerektiren kronik bir hastalıktır. Tütün kullanımı ve Bağımlılığının Tedavisi Rehberi, hastaları 3 gruba ayırarak tedavisini düzenlemektedir. Hasta grupları;
Sigara içen ve bırakma denemesi için istekli olanlar
Sigara içen ve bırakma denemesi için istekli olmayanlar
Sigara içmiş ve yeni bırakmışlar şeklindedir.
İlk grup için, rehberler tarafından, beş basamakta ‘5A’, türkçesi 5Ö olarak kısaltılan yaklaşımın uygulanması önerilmektedir:
a)   Sor (Ask), (ÖĞREN)
b)  Bırakmasını öner (Advice), (ÖĞÜTLE)
c)   İlk bir ay içindeki sigarayı bırakma isteğini değerlendir (Assess), (ÖLÇÜMLE)
d)  Tedaviyi planla ve yardım et (Assist), (ÖNER, TEDAVİ)
e)  Nüksü önlemek için izle (Arrange). (ÖNLE, BAŞLAMASINI)
İkinci grup ise sigarayı bırakmak istemeyenleri bırakmak üzere harekete geçirmek için düşünülmüş ‘5R’ modeli:
f)  Kişiye özel hastalık durumu veya riskleri, ailesel ve sosyal durumu ele alarak bırakmaya cesaretlendir (Relevance),
g)  Sigara içmeye bağlı gelişebilecek olumsuz sonuçları vurgula (Risks),
h)  Sigarayı bırakmanın erken ve geç yararları konusunda bilgilendir (Rewards),
i)  Olgunun sigarayı bırakmasını engelleyen faktörleri belirle ve çözüm yolları geliştir (Roadblocks),
Bu desteği olgunun her poliklinik başvurusunda tekrarla (Repetition).
Üçüncü grupta ise nüksü önlemek hedeftir. Sigarayı bırakmaya bağlı oluşacak yoksunluk belirtileri, sorunlar ve nükse sebep olabilecek faktörler belirlenmeli ve bunlara yönelik çözüm önerileri düşünülmelidir. Bırakmaktan vazgeçmeye neden olması sigaraya yeniden başlamanın diğer bir olumsuz yönüdür.
Davranışçı yöntemler sigarayı bırakmaya yönelik basit motivasyonel destek önerilerine alternatif tedavi yöntemleridir. Bunların arasında eğitim, bireysel ve grup terapileri, ters güdülenme, psikoterapi sayılabilir.
Davranışçı Girişimler
Sigaranın bırakılmasına yönelik davranışçı girişimler oldukça etkili olup medikal uygulamaların bir parçası olarak yapılmalıdır. Girişimler kısa önerilerden kapsamlı programlara dek değişmektedir.
Kısa girişimler: Nikotin bağımlıları belirlendikten sonra sağlık görevlilerinin yapacağı kısa (3-5 dakikalık) görüşmeler sigarayı bırakma oranının artırılmasında faydalıdır. Tekrarlayan sorgulamaların sigaradan kaçınılmasını sağlayacağı düşüncesiyle, hekimlerin, polikliniklere herhangi bir sağlık probleminden başvuran sigara kullanıcılarına her defasında sigara ile ilgili sorular yöneltmesi ve sigara bırakmayı önermelerinin etkili olacağı düşünülmektedir. Bunun için bazı kanıtlar da vardır; hekim tarafından izlenerek sigarayı bırakanların başarı oranının iki kat artacağı gösterilmiştir.
Davranışçı bireysel ve grup tedavisi: Uzman danışmanlar tarafından yapılan davranış tedavisi programları, bireysel ya da grup olsun, sigarayı bırakma oranlarının artırılmasında başarılı diğer bir yöntemdir.
Nikotin bağımlıları daha etkin olduğu için çoğunlukla gruplar halinde tedavi edilmektedir ve grup üyelerinin sigara bırakmak konusunda birbirlerini teşvik edebileceği düşünülmektedir. Başarı oranları ve yüz yüze yapılan seansların sayısı ve sigara kullanıcısı ile hekim arasındaki toplam temas süresi arasında bir doz yanıt ilişkisi vardır. Bununla birlikte seansların optimum sayısı ve süresi bilinmemektedir. Genellikle bir hafta arayla yapılan 10-30 dakikalık 4-8 seanstan oluşmaktadır.

Beş adımda çekici kadın olma tüyoları

Kendine güven, seksi görünüş, karşı cinsi kendinize çekebilmenin anahtar kelimeleri. 

Amerika'da bu aralar pek çok kadının okuduğu 'How to be a Super Hot Woman' kitabının yazarları Mandy Simons ve Emily J. Terry'den beş küçük tüyo...

1. VÜCUDUNUZU İLK ÖNCE KENDİNİZ SEKSİ HİSSEDİN
Çok kulanılan bir klişe olarak bakarız çoğumuz, içimizde gerçekten hissettiğimiz şeylerin dışa yansıdığı fikrine. Ama eğer çekici görünmek istiyorsanız önce kendinizle flört etmeyi ve negatif önyargıları bir kenara bırakmanız diyor, yukarıda bahsedilen kitabın yazarları. Eğer kötü bir gece geçirip bunu tüm makyajınıza ve şıklığınıza rağmen bütün gün yanınızda taşıdıysanız kesinlikle etrafa 'çekici' vibrasyonlar göndermeyeceksiniz. Pozitif olmayı öğrenmenin yanısıra kendinizi seksi bir kadın gibi hissetirecek özelliklerinizi bulmanız gerekir. Gerisi bu yönlerinize tam olarak güvenmekle alakalı...

2- BAĞIMSIZ OLUN 
Geçmiş dönemlerin bağımlı kadın tipi artık kitaplarda kaldı. Günümüz kadını kendine yettiği ve güvendiği kadar erkeklere çekici geliyor. Erkeğin vereceği güvenlik hissine değil onunla birlikte ama kendi ayaklarınızın üzerinde durduğunuz bir yaşam daha çarpıcı ve istenen bir kadın tipi sunuyor günümüzde. Bir ilişkide bile olsanız erkek sizin de etkin olduğunuz, küçük romantik geziler ve geceler bplanladığınız ve herşeyi ona bırakmadığınız bir yaşamı arzuluyor.

3-  İÇİNDE  RAHAT ETTİĞİNİZ VE SEKSİ KIYAFETLER SEÇİN
Seksi olmanın anlamı illla ki bol dekolte değildir. Herşeyden önce hangimiz bir model vücuduna sahibiz? Önemli olan kendini taşıdığın kıyafetin için güvenli hissetmen, bu güvenli duruş herşeyden daha çok çekici görünmeni sağlayacaktır. Çünkü en kötü görünen kadın, kendini içinde güvenli hissetmediği kıyafetlerle ortada dolaşan kadındır. Rahat bir kıyafetin içine de süper seksi iç çamaşırlar giyebileceğinizi ve bunun hissetirdiği yükselmeyi etrafınıza hissetireceğiniz unutmayın.

4- KIRKLI YA DA ELLİLİ YAŞLARDA OLMAK SİZİ DAHA AZ ÇEKİCİ YAPMAZ
Yaşınızla barışık olun, ne demişler 'her yaşın ayrı bir tadı var'. 40'lı y ada 50'li yaşlardaki Hollywood yıldızlarını gözünüzün önüne getirin ve hissetikleri kendine güveni kendinize örnek almaya çalışın. Olgunluk ve yaşam hakkında sahip olduğunu  bilgi sizi pek çok genç rakibenizin önüne geçiriyor, bunu unutmayın. Ve kimse görmese dahi asla pazardan alınmış pamuklu iç çamaşırlarını giymeyin. Unutmayın herşeyden önce kendinizi seksi görmeniz gerekiyor.

5- HANGİ YAŞTA OLURSANIZ OLUN SPOR YAPIN
Ana Kournikova, Danika Patrick ya da  Maria Sharapova olun demiyor tabi bize yazarlarımız ancak bir sporu ucundan da olsa yapabilmek sizi fit kılacağı gibi erkeklerin gözünde daha eğlenceli kılacaktır. Sevgili kadınlar belki sizin hiçbir tüyoya ihtiyacınız yoktur ancak bu tavsiyeleride aklınızın bir köşesinde tutmak günün birinde işinize yarayabilir.

Kulak Nasıl Delinir?

Kulak Nasıl Delinir?

Günümüzde kadınların olduğu kadar erkeklerin de ilgilendiği küpeler manyetik, yapıştırma ya da kıstırmalı olarak piyasa da fazlasıyla bulunsalar bile beğenilen modellerin çoğu kulak deliğinden takılanlardan oluşmaktadır. Tabi ki bunları takabilmek için kulağın delil olması zorunludur. Peki ilk önce kulak delinirken nelere dikkat etmeliyiz bunu inceleyelim.

İlk olarak kulak deldireceğimiz mekan hijyenik bir mekan olmaalıdır. Bu konuda son zamanlarda sağlık ocakları ve eczaneler insanlara yardımcı olmaktadır. Bunların dışındaki kulak delen yerler kuyumcular, takı satan aksesuarcılar ve dövmeciler olmaktadır fakat buralarda kulak deldirmeden önce temiz ve steril olduğundan emin olunması gereklidir.

Kulak delmek için kulağın kıkırdaksız olan kısmı tercih edilir, bunun sebebine gelecek olursak kulağın kıkırdaklı kısımlarında enfeksiyon kapma riski, kıkırdaksız kısımlara göre çok daha yüksektir ve bu bölgeden kapılacak enfeksiyon çok geç iyileşmektedir. Kulakta ki delik açılacak kıkırdaksız bölge özel temizleyiciler ile temizlenip delme küpesi olarak tabir ettiğimiz tabanca ucundaki kısım sterilize edilerek tabancaya takılmalıdır. Bu adımlardan sonra ise kulak küpesi delici tabanca kulağa yaklaştırılarak tetiğe basılır ve böylece kulak delinmiş olur. Kıkırdaksız kısımlardan delinen kulakta ciddi bir ağrı söz konusu olmayacaktır.

İlgili aramalar: kulak nasıl delinir? kulak delme nasıl yapılır?

Uykuda Solunum Bozuklugu

Uykuda Solunum Bozukuğu

Uyku esnasında solunum işlevinde patolojik düzeydeki değişimlere bağlı gelişen, bu hastalarda morbidite ve mortalitenin artmasına yol açan klinik uykuda solunum bozuklukları olarak adlandırılmaktadır.
Tanımlamalar
Apne: En az 10 sn solunumun uykuda durmasıdır.
Obstrüktif apne: Ağız ve burunda hava akımının olmamasına rağmen solunum çabasının devam etmesidir.
Santral apne: Hem solunum çabası hem de ağız ve burunda hava akımının olmaması durumudur.
Mixt apne: Öncesinde santral apnenin olup solunum çabasına rağmen apnelerin devam etmesidir.
Apne indeksi: Bir saatlik uyku sürecinde oluşan apne sayısıdır.
Hipopne: Hava akımında %50 veya daha fazla azalma ile birlikte arousal gelişmesi, oksijen satürasyonunda (SaO2) %3’lük düşme ve bunun en az 10 sn sürmesidir. Diğer bir tanımlama, oksijen saturasyonunda %4’lük düşme ile hava akımında en az %30’luk azalma olmasıdır.
Hipopne indeksi: Bir saat içerisinde uykuda oluşan hipopne sayısıdır.
Apne hipopne indeksi: Bir saat içerisindeki uykuda görülen ortalama apne ve hipopne sayısıdır.
Arousal: Daha yüzeyel uyku evrelerine veya uyanıklığa ani geçişlerin uyku esnasında olmasıdır. Arousal uykuda solunum bozukluğu olanlarda genellikle apne ve hipopnelere bağlıdır.
Arousal ilişkili solunum çabası (Respiratory Effort Related Arousal): Apne, hipopne olmadan solunum çabasında artma ve bunun arousal ile sonlanması durumudur.
Solunum sıkıntısı indeksi nedir (Respiratory Disturbance Index): Bir saatlik uykuda apne, hipopne, RERA’ların toplam sayısıdır.
Hipoventilasyon: Farklı etyolojilere bağlı olarak daha yüzeyel solunum ve tidal solunum volümünde azalma durumudur.
Epidemiyoloji
Obstrüktif uyku apne (OUA) uyku ile ilgili solunumsal bozukluklardan en sık görülenidir. Uyku sırasında yenileyen üst solunum yolu obstrüksiyonu ve eşlik eden oksijen desaturasyonları izlenir. Uyku apneden (UA) AHİ >5/saat olması durumunda söz edilebilir fakat yapılan klinik çalışmalar sonucunda AHİ değeri >10/saat veya >15/saat olması klinik öneme sahiptir (39-41). Uyku apne sendromu (UAS); AHİ >5/saat ve beraberinde gündüz aşırı uyku hali olmasıdır.
Semptomlar dikkate alınmadan yapılan bir çalışmada UA sıklığı erişkin erkeklerde %24 ve kadınlarda %9 olarak bulunmuştur. 30-60 yaş arasında olan kişilerde yapılan diğer bir çalışmada AHİ >5/saat sıklığı kadınlarda %37, erkeklerde %58 olduğu görülmüştür. İspanya’da AHİ >10/saat sıklığı kadınlarda %14,9 ve erkeklerde %19, İtalya’da 30-69 yaş aralığında her gece horlaması olan erkeklerde AHİ >5/saat sıklığı %4,8, AHİ >10/saat sıklığı %2,7 saptanmıştır. UAS de erkeklerde daha sık görülür. Avustralya’da prevalans (AHİ >15/saat) erkeklerde %5,7 ve kadınlarda %1,2 tahmin edilmiştir. UAS sıklığı konusunda ülkemiz açısından doğru veriler olmamakla birlikte yapılan bir çalışmada habituel horlaması olan kişilerde sıklık %0,9-1,9 olarak tahmin edilmiştir.

Meme Dikleştirme Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Meme Dikleştirme Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Kadınların memeleri daha çok göğüsleri için uygun bir sutyen kullanmadıkları için, doğumdan sonra emzirdikleri için ve ilerleyen yaşla birlikte sarkma gösterebilir. Memenin sarkmaması için destekleyici sutyenler gibi önlemler alınabilir fakat meme sarktıktan sonra bu önlemleri almak pek bir işe yaramaz. Böyle durumlarda meme dikleştirme ya da göğüs dikleştirme dediğimiz estetik operasyon düşünülmektedir.

Meme dikleştirme ameliyatı hastane ortamında genel anestezi uygulanarak yapılan estetik bir operasyondur. Öncelikle memenin ne kadar sarkık olduğu tespit edilir ve buna uygun olarak ameliyat tasarlanır. 1. Evre sarkmalarda memenin başı olması gerektiği yerdedir fakat memenin içi hafif boşalmıştır. Bu sorunu olan hasta grubu için meme protezi koyarak sorun ortadan kaldırılır. Bu hastalarda ameliyat yarasının izi diğer ameliyatlardakine oranla çok daha az olur. Bu tür hastalar diğerlerine göre daha şanslıdır. Bu ameliyatın süresi yaklaşık olarak 1 saattir. Meme başı olması gereken yerden daha aşağıda ise ve meme derisindeki bolluklar fazlalaşmışsa bu fazla deri dokusu alınır, meme başı normal yerine getirilir ve böylece memenin yapısı yeniden şekillenir. Meme ameliyatlarında hangi teknik kullanılırsa kullanılsın yara izi kalmaktadır fakat bu izler zaman geçtikçe azalarak görünmeyecek kadar küçülürler.

Meme dikleştirme ameliyatında sarkmış olan fazla deri alındıktan sonra ortaya çıkan meme küçülecektir. Hacmen küçülen bir meme bazı kadınların istemediği bir durumdur. Bu yüzden memenin operasyondan sonra bir miktar küçüleceği hastaya açıklanmalıdır. Hastayla konuşarak gerekirse hastanın isteğine uygun bir meme protezi operasyon sırasında memeye yerleştirilebilir. Bu şekilde hem dik hem de dolgun bir memeye sahip olunabilir. Meme protezi için fazladan bir ameliyat kesisi yapılmasına gerek yoktur fakat ameliyat süresi 0,5-1 saat kadar daha uzayacaktır. Meme dikleştirme ameliyatından bir gün sonra hastalar özel bir sutyen takılarak taburcu edilmektedir.

İlgili aramalar: meme dikleştirme operasyonu nasıl yapılır? göğüs dikleştirme ameliyatı nasıl yapılır? meme nasıl dikleştirilir? göğüs nasıl dikleşir?

Basur belirtileri Nelerdir

Halk arasında mayasıl ve basur isimleri ile bilinen hemoroid makat içerisinde bulunan toplar damarlarda meydana gelen bozulmalardır.Basur nedenleri arasında ilk sırada aşırı kilo alımı ve hareketsiz bir yaşam sürmek yer almaktadır.Günümüzde hızla artan obez kişi sayısı ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak hemoroid hastalığı ile mücadele eden kişi sayısı da artmaktadır.

Peki basur belirtileri nelerdir
Basur belirtileri arasında ilk sırayı dışkılama sırasında meydana gelen kanama alır. Kanama basurun derecesine göre değişen bir miktara sahiptir. Basur memesinin büyümesi ile beraber yoğun kanamalar görülebilir ve çoğu hastanın doktora başvuruda bulunma nedeni yoğun kanamaya bağlı olarak meydana gelen kansızlık rahatsızlığıdır. Ayrıca makat bölgesinde aşırı kaşınma oluşması da basur belirtileri arasında yer alır.Yine basur memesinin büyümesine ve dışa doğru çıkması ile beraber dışkılarken yoğun bir acı hissedilmesi de basur belirtisi olarak kabul edilmektedir.

Basur hastalığı erken dönemde yakalandığı takdirde ilaçla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak ülkemizde pek çok kişinin yoğun kanama oluşmadan doktora başvuruda bulunmaması nedeni ile genelde 3. Ve 4. evre de yakalanmakta ve cerrahi müdahale gerektirmektedir. Sağlık teknolojisi alanında yaşanan ilerlemeler ve yeni geliştirilen cihazlar ile basur ameliyatı artık çok daha kolay gerçekleştirilen bir ameliyat yöntemi haline gelmiştir. Bazı yöntemlerde hastalar aynı gün hastaneden taburcu edilmekte ve ertesi gün ağrısız bir şekilde tuvalete çıkabilmektedir.

grip salgını ve korunma yolları

-Grip damlacık yoluyla solunumla bulaşan bir hastalıktır.İnsanı yatağa hapseder resmen.Halsizlik yorgunluk burun akıntısı yükselen ateş de cabası.Peki gripten korunmak için ne yapmalı...Aslında günlük yaşantınızda alacağınız birkaç önlem sizi hastalıktan koruyabilir.
-Bu önlemlerin başında soğuklardan uzak durun.Dışarıda fazla dolanmayın ama temiz hava almayı da ihmal etmeyin.
-Kapalı mekanlarda fazla zaman geçirmeyin.Özellikle cafe,okul vb. yerlere dikkat edin...Buralar insanların koloni gibi yaşadıkları yerler.İçlerinde grip olan biri varsa size bulaşma olasılığı çok yüksektir.Okula gitmeden olmaz diyenler olabilir içinizde o zamanda şunu söyleyeyim yakın temastan kaçının.Uzak durun uzaktan selamlaşın vedalaşın fazla yaklaşmayın birbirinize.
-Evinizi temiz tutun.Güzel bir temizlik yapın,pencereleri açın evi havalandırın.
-Sağlam giyinin.Don gömlek dışarı çıkmayın.Soğuk adamı bir çarparsa mahveder.Zaten sisteminizin zayıflaması demek %99.9 hasta olacaksınız demektir.İlk saldırıda hastalanırsınız benden söylemesi
-Turunçgillere yüklenin.Alın 1 2 kilo mandalina portakal günlük tüketin.Bağışıklık sisteminizi güçlendirip sizin kış aylarında daha güçlü olmanızı sağlayacaktır.
-Hemen ilaçlara çökmeyin.Öyle insanlar var ki burnu akmaya başlasın tamam hemen ilaç...Yok kardeşim ilaç almak yok...Önce doğal yollardan baktınız olacak gibi  değil o zaman ilaç kullanın ama bilinçli kullanın.
-Eğer çok hastaysanız yatak istirahatine geçin eğer acil işleriniz yoksa evden çıkmayın.Sizden de başkalarına bulaşacak al başına belayı ondan sonra...İnsanlara zarar memlekete zarar.
-Evet şimdilik bu kadar.Bu önlemleri alırsanız en azından gribe yakalana olasılığınız düşecektir.Diğer yazımızda görüşmek üzere ... :)

Meme Kanserinde Hormonal Faktorler

Meme Kanserinde Hormonal Faktörler

Cinsiyet hormonları ve analogları kadınlar arasında yaygın olarak kullanılan ilaçlardan olup bunların güvenilirliği konusunda endişeler mevcuttur. Genellikle, hormonların zararlı etkilerini ayrı ayrı çalışmak mümkün değildir. Çünkü bunların birçoğu oral kontraseptiflerde veya hormon replasman tedavisinde (HRT) olduğu gibi ya kombinasyon şeklinde ya da aynı hastada arka arkaya kullanılmaktadır.

Epidemiyolojik olarak yapılan 54 çalışmanın sonuçları toplu olarak analiz edildiğinde; oral kontraseptif kullanımı süresi artışıyla meme kanserine yakalanma riskini arttırdığı saptanmıştır. Premenopoz ve uzun süreli oral kontraseptif kullanmış kadınlarda meme kanseri riskinde artış bulunmuştur. Genellikle 35 yaş ve altındaki kadınlarda daha belirgin risk artışı gözlenmektedir (32). 45 yaş altındaki genç kadınlarda uzun süreli oral kontraseptif kullanımının etkisini araştıran yedi çalışmanın tümünde meme kanseri riskinin %3.1 arttığı hesaplanmıştır. Buna göre 10 yıl boyunca oral kontraseptif kullanan genç bir kadında hiç oral kontraseptif kullanmayan bir kadına göre meme kanseri oluşma riski %36 artmaktadır. Oral kontraseptiflerin kullanımının kesilmesinden sonraki 10 yıllık süreçte meme kanserine yakalanma riski üzerindeki etkisi ortadan kalkmaktadır (31). Yapılan 51 çalışmanın analizi sonucunda HRT kullanan kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin az da olsa arttığı gösterilmiştir (33). 5 yıl veya daha uzun süreli HRT kullanan kadınlarda meme kanseri riskinde %35 oranında bir artış gözlenmekte ve bu risk artışı HRT kullanımıyla meydana gelen menopozda gecikmeyle ilişkilendirilmektedir. Hormon kullanımının kesilmesiyle 5 yıl sonunda çoğunlukla bu risk ortadan kalkmaktadır.
Günümüzde kombine östrojen-progesteron preparatları kullanılmakta olup meme kanseri riskini tek başına östrojen kullanımına göre daha fazla arttırmaktadır (34). Östrojen-progestin kullanımıyla ilgili (5 yıllık kullanım için) kontrollü olarak yapılan çalışmalarda meme kanserinde %26’lık bir artış saptanmıştır (35). Daha önce HRT kullanan kadınlarda kanserin hiç kullanmayanlara göre daha az agresif olma eğiliminde olduğu gösterilmiştir, ancak bununla çelişkili olan sonuçlar da vardır. HRT kullanıcılarında mortalite oranının düşük olduğu fakat uzun süreli kullanımlarda sağlanan yararın azaldığı gösterilmiştir.
Böcek zehirleri (pestisid), boyalar, kirleticiler ve gıda koruyucularını içeren, östrojene benzer etkileri olan kseno-östrojenlerin meme kanserinin etyolojisinde önemli bir role sahip olabileceği gösterilmiştir. Örneğin; PCB (polychlorinate biphenyl)’nin katekol metabolizmasının karsinojenik östrojen metabolitlerini inhibe ederek östrojen metabolizmasını değiştirdiği gösterilmiştir.

Fesbuk ac

Fesbuk aç

fesbuk hesabı açmak için ayırmanız gereken zaman sadece birkaç dakika.
fesbuk sosyal ağlar arasında en popüler olanıdır.
fesbuk sitesine giriş yapmak için aşağıda belirtmiş olduğumuz adres üzerinden giriş yaparak fesbuk açma işlemini tamamlayabilirsiniz.

Fesbuk açmak
fesbuk aç
 fesbuk aç
fesbuk aç

Fesbuk Giris

Sosyal medyanın en başında ilk akla gelen fesbuk giriş için makalenin sonundaki adresten girşi yapabilirsiniz.
fesbuk sosyal medya denilince en başta gelen internet sitesidir.
eski dostlarınızı, iş arkadaşlarınızı, okul arkadaşlarınızı, asker arkadaşlarınızı, adı aklınıza gelen herkeze ulaşabileceğiniz sosyal platformdur.
fesbuk internetin yaygınlaşması ile birlikte ülkemizde kullanılmaya başlamıştır.
ilk açıldığında tamamen ingilizce olan fesbuk sitesi daha sonrasında tüm dünya dillerini desteklemeye başlamıştır.
fesbuk Türkçe girişi mevcut bir platformdur.
fesbuk'da neler yapabilirsiniz peki ?

fesbuk oyunları oynayabilirsiniz.
fesbuk üzerinden yeni arkadaşlar edinebilirsiniz.
topluluklara katılabilir veya etkinlikler oluşturabilirsiniz.
kendi işinizin veya işyerinizin tanıtımını yapabilirsiniz.
fesbuk çok kullanışlı bir sosyal medya paylaşım sitesidir.
fesbukun milyonlarca üyesi bulunmaktadır.
fesbuk hesabınız yoksa hemen şimdi fesbuk'a girip hesap oluşturabilirsiniz.
fesbuk hesap oluşturma sadece 3 dakikanızı alıcaktır.

 facebook giriş